Girişimci rehberi: hayal kurmak





  Merhaba,
girişim derslerimizle devam edelim. En son isim listelerimizi yapmıştık.
 Bu gün sizlerle hayal üzerine konuşalım.
 Hayal deyince herkes başka bir şey anlar diye mi düşünüyorsunuz? Keşke öyle olsaydı, ama üzgünüm artık insanların hayalleri bile tek düz. Güzel bir ev, iyi para kazandıran, temiz,  kariyerli bir iş(mümkünse masa başı), lüks bir araba, iyi-güzel-yakışıklı eşler, güzel, markalı elbiseler. Tatlı bebekler...vs. bunu hepimiz yaşıyoruz, hissediyoruz ve konuşuyoruz.
  İş eğitimleri verirken ben de karşımdakilere ilk önce hayallerini sorardım.
Bunun sebebi o kişinin vizyonu ne, ne istiyor, hayattan ne bekliyor, nasıl biri....gibi bir takım ip uçları alıp, tabiiki konuyu işle bütünlemek-bağlamak içindi.
 Ama zamanla gördüm ki insanların yukarıda saydıklarım dışında, daha doğrusu "para ile alınabilecek" şeyler dışında pek de bir hayali kalmamış.
 Bu benim için o zamanlar iyi bir şeydi, çünkü o kişiler para kazanmak istiyorlardı ve ümit ettikleri her şey onların daha çok para kazanmasıyla bağlantılıydı...
Şimdi ise bu konu kalbimi acıtıyor.
Hayal kurmak......
Nedir yani bu girift şey.
 Biz insanlar, bütün dünya bizim hizmetimize verilmiş, bizim için adeta akıl almaz bir büyüklükte fabrika gibi çalışırken, biz neden mutlu olmayı uğrunda en az bir-kaç yıl çalışarak ödeyebileceğimiz bir koltuk takımının üstüne oturmanın hayaliyle birleştirmiştik?
Bize ne olmuştu da çimenlere basmak yerine şahangy halılar tercih etmeye başlamıştık?
Bir deniz manzarası, neden lüks bir restauranttan bakılmıyorsa, orada değilsek yalın-yavan gelmeye başlamıştı?
Ve....Daha aklıma takılan bir sürü şey işte...
Hayal kurmak gereklidir tabiiki.
İnsansak istediğimiz şeyler mutlaka olacak, zaten istesek de, istemesek de oluyor...düşüncelere ket vurulmuyor.
Ama "hayalin ne?" dediğin zaman, neden sıradan, ulaşılabilir değil...de hep ulaşılamaz...şimdi diyeceksiniz ki o zaman adı "hayal" olmazdı değil mi?
Değil, inanın değil; hayal insanların düşüncelerinde kendilerini, sahip olduklarında mutlu olacaklarını düşündükleri şeylerle birleştirmiş durumda.
Sağlık mesela, sağlıklı olan kimsenin hayalinde sağlık yok!
Çünkü ona sahip olduğunu ve kaybetmeyeceğini düşünüyor.
Ya da kaybetmesi için çok büyük bir hastalık, kaza gibi bir durum olması
gerektiğini.
Çocuk örneğin; çocuk sahibi olmak, hayallerini bir çocuğun gülümsemesiyle süslemek çok kişinin hayali değildir yine. (Elbette ki genellemeden bahsediyorum. Böyle düşünmeyenlerin de olduğu zaten aşikar.)
Çünkü bir çocuğun yaratılması gerçek bir mucize iken, o kişi bunu çok sıradan, evlenen herkesin bir çocuğu zaten olur gibi...alemin en cahilce düşünceleriyle karşılar.
Daha neler...neler,  yazsam konu uzar gider. Anlatmak istediğimi sanırım bu özetler:
bir zamanlar şunu duyduğumda çok şaşırmıştım:
 Eskiden yaşayan kralların hazinesinde camdan bir şey yokmuş. Cama o zaman "billur" derlermiş ve küçük bir bardağa, tabağa sahip olmak için sandıklarca altın ödenirmiş. Bunu duyduğumdan bu yana elime gerçekten hoşuma giden bir cam bardak vs. aldığımda içten içten gülümserim. Vay be...derim...biz eskinin krallarının üstlerinde gözlerinin kaldığı hazinelerle doldurmuşuz evlerimizi.  Hey kral, bak benim elimde ne var, derim:)
Ama şu anda en fakirimiz bile cam bir bardağı olduğu için sevinemez.
Neden mi? Çünkü ticari değeri yok...
Hayal kurmayı öğrenmek lazım.
Her insan çok özeldir. Düşünün bir kere, bebeklerle, çocuklarla dolu bir ülkeye gitseniz içindeki tek büyük siz olsanız mesela...o masumluğun dışında bir şey görür müsünüz?
Her insan özel bir şeylerle, güzelliklerle dünyaya gelir. Ama sonra bile bile o güzellikleri çirkinleştirir veya daha da güzelleştirir. Sahip olduğu özelliğin bilincine ulaşır veya sıradanlaşır...
Zamanımızın yaşayanları bizleriz.
Bu yorgun dünyanın şu yakın yıllardaki misafirleri bizleriz.
Kimler geldi kimler geçti düşünün.
Bildiğimiz ne isimler, ne hikayeler oynadı. Tarihe geçti. Bilmediğimiz daha neler var neler... Bizler de oynuyoruz şu anda, sıra bizde. Kendimizi mutsuz ederek, sürekli yeni bir şeylere sahip olmayı kurgulayarak geçip gidiyor ömürlerimiz.
 "Sahip olmak" bu kadar önemli mi acaba? Bence değil...
Mesela ben,  karadenizde bir ev sahibi olmanın hayalinden çok orada bir ağaç kenarında yanımdaki eski termostan bir bardak çay içmenin hayalini kurabiliyorum. Elimde cam bir bardak, hey kral diyorum...bak senin görmediğin manzaraya bakıyorum. Hemde elimde ne var:)
Veya  çocuklarıma bakıyorum, onları özel okula göndermenin hayalini kurmaya çalışmak yerine, daha faydalı bir insan yetiştirmek adına bir anne olarak ne yapabilirimin hayalini kuruyorum.
Sevdiklerimle gideceğim pahalı bir otelin tatilini değil, sevdiklerimle geçirmek istediğim bir günü planlıyorum, hayalini kuruyorum...ama mutfaktan çıkamadığım, misafirlerim gittiklerinde ayaklarımın altından ateşler çıkan bir günü değil.
 2-3 çeşit yiyecekle ve cam bardaklarımızla "değmeyin keyfimize..." diyerek,  gülümseyerek hatırlayacağım mutlu bir günün hayalini...
Arkadaşlarımdan bazılarının evlerine gidebilmenin hayalini kuruyorum mesela...hayallerini süsleyen beyaz koltuk takımlarını aldıklarından beri, 3 çocuğumla evlerine gidemediğim(tamamen şahsî, onlarla alakası yok) arkadaşlarıma rahatça gidebilmek, çocukları düşünmeden eski günlerde olduğu gibi kaygısız sohbet edebilmenin hayalini kuruyorum.(Farkındayım bu artık çok uzak bir hayal:(...)
Evimdeki eşyaları yenilemenin değil, temizleyebilmenin hayalini kuruyorum:)Ve bu hayalimin en kısa sürede gerçekleşmesi için dualar ediyorum:)
(3çocuk annesi)
Anlamışsınızdır eminim ne demek istediğimi.
Hayaliniz büyük olsun, çıtanızı yüksek tutun vs. bana bunlar hem çok tanıdık, hem de şu anda anlamsız geliyor.
Siz böyle düşünmüyor olabilirsiniz.
Benim için çıta yükseltme eylemleri insanları hırsa ve mutsuzluğa sürükleyen birer tuzak gibi...
Sahip olmaya yakın olduklarımızın hayalini kurarsak gerçekten huzur buluruz.
Bu her şey olabilir.
Bir şarkı, bir bakış, bir akşam cadde gezmesi...ne bileyim bir terlik...bir sabun...biriyle telefonda konuşmak.
Bir ziyaret, bir dua...
Ayyyyy çok uzattım farkındayım.
Toparlıyorum
Benim girişim rehberimde ;
"eğer siz büyük hayal kurmazsanız başaramazsınız" sözleri yok.
Yasak!
Tam tersine hayalleriniz ulaşılabilir, küçük olsun.
Mutlu olun.
Yaşadığınız anın kıymetini bilin.
Boş verin yıllarca sonra, ya ulaşılacak ya ulaşılamayacak büyük hayaller  kurmayı. Bu günü, bu anı yaşayın, tutun sahip olduklarınızı ve şöyle diyin;
"hey kral, ben şu anda senin sahip olamadığın o kadar çok şeye sahibim ki...şükürler olsun."
not:
resim, köyde yaşayan, küçük şeylerle mutlu olan bir akrabama ait.
benim çöpe attığım bir çok şeyin kıymetini bilir ve bunlarla mutlu olur...bu yazıyı yazarken o geldi aklıma...eklemek istedim.
Hoşçakalın.




Yorumlar

  1. "eğer siz büyük hayal kurmazsanız başaramazsınız" sözleri yok.
    Yasak!
    Tam tersine hayalleriniz ulaşılabilir, küçük olsun.
    Mutlu olun.
    Yaşadığınız anın kıymetini bilin.

    Artık benimde hayatımda düstur edindiğim sözlerden biri.Çok büyük hayaller kurduğunuz zaman insan büyük bir hayal kırıklığına ve devamında psikolojik çöküntüye uğruyor.Zamanında ne hayaller kuruyordum.;Özellikle üniversiteye başladığımda.Mesleğimi yapıcam altımda arabam olacak.Şöyle evim olacak.Çocuklarımı özel okula göndericem vs....Ama ne hayaller.
    Şimdi öylemi tabi ki değil.Çocuklarımı özel okula göndermek yerine onları Allah rızasını almış bir kul, düzgün ,ahlaklı bir birey olarak yetiştirmenin hayalini kuruyorum. Şu an sobalı bir evdeyim kaloriferli bir evin hayali.Aslında birçoğumuzun gönlüne tercüman oldu bu sözler.Geniş evler yerine evimi temizleyebilmenin hayali.Sade eşyası az kullanışlı bir evin hayali.Güzel mobilyalar, süs eşyaları yerine temizliği kolay taşıması kolay eşyaların hayali.sağlığımız ömür boyu hiç bozulmuyacakmış gibi kıymetini bilmiyoruz.sağlıklı olmanın hayalini kuramıyoruz.Bu çok önemli.Büyük hayallerin peşinde koşmak yerine yaşadığımız günün kıymetini bilsek nefes alabldiğimize şükretsek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli katkınız için gönüller dolusu teşekkür ederim.
      Birilerinin sizinle aynı hissiyatı paylaştığını bilmek büyük bir saadet...
      Allah razı olsun...beni duygulandırdınız.

      Sil
  2. Merhaba Benbir,
    Yazdıklarını dikkatlice okudum.Düşünüyorum,henüz 25 yaşındayım,kolej eğitimi aldım,babamın çok iyi zamanları ve iflas dönemlerine şahit oldum.Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.Yine iyiler elhamdülillah ama tüketim ile ilgili söyleyeceğim şey,insanın yaşadığı çevre,ortam,görüştüğü insanlar bu mutluluk ya da mutsuzluk kavramı ile o kadar ilgili ki.Öğretmen oldum,devlet üniversitesini bitirdim,farklı yaşamlara şahit oldum.Evlendim,güzel bir ev kiraladık eşyalar alındı,anneme göre çok eksiğim vardı ama ben bir eksik göremiyordum.Benim görüştüğüm arkadaşlarımda öğretmendi ve belki de içlerinde yine en güzel ev benimdi.Sık görüştüğüm kişiler kolej arkadaşlarım olsaydı bir öğretmen olan eşimin gelirini beğenmeyebilirdim eksiğim bitmeyebilirdi.Kişinin kendi karakateri sağlam ise bunlardan etkilenmez diye düşünülebilir belki,ama dediğiniz gibi çağ tüketim çağı."tv programları,reklamlar,bazı ortamlar,daha güzel daha pahalı daha yeni olanı al ve mutlu ol" kavramını durmadan beynimize işlerken ben bu konuda irademin hakkını veremiyorum.Çareyi de dinimiz öğrettiği gibi daha kötüsünü düşünüp şükretmekte buluyorum.Yine de nefis her zaman güzelini yenisini istiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğini açtığın için çok teşekkür ederim rabia...
      Bütün cümlelerinde samimiyetini görüyorum. Çok haklısın, evet insanların yaşadığı çevre, ortam, görüştüğü insanlar herşeyini etkiliyor.
      Onun için bazen hicret etmek gerekiyor işte.
      Bazen öz annen senin gibi düşünemiyor...bazen herşeye sahip olsakta birşeyler eksik geliyor...ben bu uçurumun en kenarından dönmüş biriyim. Onun için söylediğin herşeyi o kadar iyi anlıyorumki...
      Babamın evinde en fakirliği görmüş, okumayı kafaya koyarak,tabiri caizse okuyarak bu durumdan kurtulacağına inanmış, sonra tamamen saçma sebeplerle okuma hakkı elinden alınmış, sonra hırs yaparak yükselmeye çalışmış, yükselmiş, ama geldiği noktada insanlardan binlerce iltifat alırken dua alamamış,tek düşüncesi daha çok kazanmak olmuş biriydim...Bir gün bir baktım...ben bu değilim...sahip olmak istediğim bu değil.
      veee.... herşeyimi değiştirdim.
      ailem hariç herşeyimi.
      kolay olmadı...
      ama zor da değildi...
      muhabbetle vesselam.

      Sil
  3. yazınızı çok begendım:) bıraz uzun ama( ıkı cocuk annesı olarak sesler ıcınde dıkkat verıp okuması biraz guç oldugu ıcın) :) bende hep hayal kurmazsanız hayal kırıklıkları da olmaz derım:) sevgilerrr...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz hayal iğnesi, teşekkür ederim.
      yazının uzun olduğu konusunda çok haklısınız, ben maalesef bazı şeyleri özetle anlatamayanlardanım:)
      inşallah zaman içinde bir ayarını-kararını bulacağım.
      ben de sizin yaptıklarınızı çok beğendim.
      her zaman beklerim, emin olun ben zaten geleceğim.

      Sil

Yorum Gönder


Fikrinizi belirtmenizden mutluluk duyarım.
Yazacağınız her şey benbir için çok önemli ve kıymetli.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kişisel Bir Hayat Planı