Fark etmek...

Merhaba,
İçimin içime sığamadığı bir günden yazıyorum.
Hayat öyle ilginç veriler içeriyor ki...Çoğu zaman bunları anlamak için ermiş olmak gerek.
Bizler gözüyle veya kulağıyla karar veren insanlar olduğumuzdan beri, eremiyoruz işte...ruhumuzla göremiyor, kalbimizle duyamıyoruz.
...
Hayat dedim, neden dedim...
Ne büyük laflar ettim yine...
...
Kimine göre uzun, kimine göre oldukça kısa bir geçmişim var.
Bu geçmişin içine sığdırmak istediğim birçok şeyin yanından bile geçemedim.
Belki bu satırları okuyanlardan da benimle aynı kaderi paylaşanlar vardır.

Yaşım 30'u geçtiğinden beri daha farklı bakıyorum her şeye.
Bazen küçücük bir olay-söz-durum kitaplarca anlam kazanırken... bazen de çok büyük bir olay-söz-durum zerre miktarı ilgilendiremiyor beni...
Tefekkür etmek istiyorum.
Ama ilginçtir, bu ara dağda taşta değil, insanlarla ilgili düşünmek istiyorum.
Şöyle bir kenara çekilip yaratılanları izlemek ne de garip ...onların içinden biriyken hemde!
Baktığımda şunu görüyorum;
Herkes koşuyor!
Herkeste bir telaş!
Ama bir şey keşfettim insanları yavaşlatan...paylaşayım sizlerle;
Adına 'acı' diyorlar...
Fark ettim ki...içsel bir acı yaşayanların ruhları daha sakin ve duyarlı.
Diğerleri kadar koşmuyorlar.
Kendisini dünyaya kaptıranlar ve hayatlarında acı olmayanlar ise telaşlı...sürekli tatmin peşindeler.
Nerede bulacaklarını tam olarak bilemeden arıyorlar.
Bazıları eşyada, bazıları parada, bazıları giyside, bazıları yemekte, bazıları içmekte, bazıları aşkta, bazıları lükste, bazıları başarıda, bazıları meslekte, bazıları sağlıkta, bazıları huzurda...arıyorlar.
Ben de arıyorum.
Aslında benimde bir farkım yok yani...
Tam tersine, kaybettiğini nerede bulacağını kendince bilen biri olarak aradığım düşünülünce, durumum çok daha acı...
İşte benim 'acım'da bu...
Ben yıllardır yapmak istediğim veya yapmam gereken birçok şeyi yapamadan ömrümü geçiriyorum...
Beni yavaşlatan, ruhumu yaralayan bu durumdan kurtulamıyorum.
Yapmak istediğim nedir ki?
Yukarıda saydıklarımı "istemiyor" diyebilecek kadar nefsimi temize nasıl çekerim?!
Tabiki benimde âciz bir kul olarak o madde madde saydıklarımdan mutlu olan bir nefsim var...
...
Dünyaya neden geldiğini unutan,
sahibini unutan, maalesef kendini yok olmayacak gibi, toprak olmayacak gibi dünyaya bağlayan biriyim.
Ama bir yerlerde "haktan-hukuktan" bahsedilince hep acı duyuyor kalbim.
"Yapmak istediklerinin yanından bile geçememiş olmak" yaralıyor beni.
Sonra duruyor ve derin derin nefes almaya çalışıyorum; sen diyorum, boş ver bunları.
Sahip olabildiklerinle mutlu olmaya çalış.
Daha doğrusu sahip olabildiklerinle huzur duymaya çalış...
....
İşte burada...bir şey daha fark ediyorum;
Yapmak isteyip te yapamadıklarım nefsimi yaralıyor...onun için hırçınlaşıyorum...
Yapmam gerekenleri yapamamak ise ruhumu yaralıyor, o yüzden huzurum kaçıyor, huzursuzlaşıyorum.
Yapmak istediklerim ve...
Yapmam gerekenler!
Büyük Savaş!
Bir şey anlatamadım bugün biliyorum...
Ama şunu da biliyorum; tekrarlıyorum; hayat çok ilginç veriler içeriyor...
Siz bir şeyden vazgeçerken, başka bir şey önünüze dikiliveriyor...
Sürekli bir imtihan hali devam ediyor.
Tercih net aslında!
Ya geçici ve sonunda çöp olacak, kokacak, kokuşacak, çürüyecek dünya!
Ya da tarif bile edilemeyecek derecede "tarifsiz" olduğu söylenen asıl yurdumuz...
Bu sınavda 3 yanlış bir doğruyu götürmüyor.
Bazen bir doğru bütün yanlışları düzeltiyor...siliyor, yok ediyor.
Onun adına da; "Tevbe" diyorlar.
Ahhhhh....
Kazanabilmek duasıyla.
Hoşçakalın...

Yorumlar

  1. bazen yapmak istediklerimizi yapmıyoruz. görmek istediklerimizi görmüyor, duymak istediklerimizi duymuyor, söylemek istediklerimizi söylemiyoruz. hep sonraya erteliyoruz. sonranın sonu geliveriyor fark etmiyoruz. hayırlı ömürlerimiz olsun İnşeAllah. duygusal hoş bir yazı olmuş, düşündüren, hüzünlendiren. sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili öce,
      Çok teşekkür ederim bu içten sözleriniz için,
      Duygularınızı çok iyi anlıyorum...
      Amin diyorum duanıza...
      Sağolun.
      Sevgiler benden♥♡♥

      Sil
  2. Aksine çok güzel ifade etmişsiniz kendinizi.Okuyunca duygularıma tercüman olduğunuzu düşündüm.Sıkıldığımda yazmayı çok severim.Yazdıklarımdan bir bölüm okudum sanki de .
    Bende dönem dönem çok hırçın oluyorum.Hatta antidepresan kullanıyorum uzun süredir.İlacı bir tedavi olarak görmüyorum aslında.Sadece kendimi toparlamak için yardıma ihtiyacım var.Sağlıklı düşünebilmek için......
    Çok şeyi öne sürüyorum sinirlendiğimde.Ama biliyorum ki hepsi görünen yüzü.Asıl sorun içimdeki tatminsizlik,vicdan azabı ( inandığı gibi yaşamamanın,tutarsızlığımın sonucu).Agresif hareketlerimin asıl nedeni içimdeki huzursuzluk .O huzurun tek yolu da özetle KULLUK......
    Bu kadar şeyi neden paylaşıyorum bilemiyorum.Sanırım ilk kez bana aynalık yapan böyle bir yazı okudum.
    Ama ümidimi hiç kaybetmiyorum.Bir gün kendime gelicem Allah ın izniyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Özlem,
      Estağfurullah, güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.
      Yazan insanlar birbirlerini daha iyi anlayabiliyorlar. Çünkü harfler yanyana gelince aslında yazanın içini okuyoruz...
      Yazmanıza çok sevindim.
      Yaşadıklarımızın benzemesi ise...beni hüzünlendirdi...
      Allah huzura kavuşacak bir hayat nasib eylesin bizlere...
      İçten sözleriniz ve samimiyetinizden ötürü özellikle tekrar teşekkür ediyorum.
      Umudumuzu kaybedemeyiz...kaybedersek herşeyi kaybetmiş oluruz.
      Selam ve muhabbetle♥♡♥

      Sil
  3. Harika bir yazı olmuş..O kadar iliklerime kadar hissettim ki sözcüklerine yüklediğin duyguyu ...
    Yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Sezin,
      Estağfurullah, çok zarifsiniz.
      Sağolun.
      ...
      Sevgilerimle♥♡♥

      Sil
  4. Bismihi Subhanehu...
    ''Bizler gözüyle veya kulağıyla karar veren insanlar olduğumuzdan beri..'' cümleniz ara sıra kullandığım ''kalp iki şeyden gelenlerle dolan bir kaptır.. biri göz, biri kulak'' cümlemi hatırlattı. Kabı dolduran iki sürahiye dikkat etmedikçe ruh körlüğü ve kalp sağırlığına düşüyoruz. Gözü ve kulağı temiz tutmadıkça ruhumuzu kirletiyor, kalbimizi gereksizlere dağıtıyoruz.
    ''Herkes koşuyor! ..Herkeste bir telaş!''.. Koşu ancak kabredir. Koştuğu yerin farkında olan telaşına buna göre şekil veriyor. Ya nefsine tabi olup dünya telaşına kapılıyor, ya da Rabb-i Rahim olana ''Lebbeyk'' deyip teslim olarak ahiretine dair telaşa kapılıyor.
    ''Dünyaya neden geldiğini unutan,sahibini unutan, maalesef kendini yok olmayacak gibi, toprak olmayacak gibi dünyaya bağlayan biriyim.'' demişsiniz. Açıkçası bu satırlarınız ''unuttum'' zannettiklerinizi unutmadığınıza kanıttır. Ve ancak bir vesveseden ibarettir. ''Unuttum'' zannettikleriniz canınızı sıkmasa ve acı vermese işte o zaman korkmak gerek. Gerçek unutma hali odur işte.
    Yapmak istemek konusunda ise belki gözden geçmesi gereken ''Yapamamak mı, yapmamak mı?''
    Yapamamak bazen şartlar gereği fetva dairesine tabi bir durum. Dışınızdaki hallerle gerçekleşen bir hal olabilir. Ama yapmamak bizzat tercihtir. İşte sıkıntılı hal odur.
    ''Bir şey anlatamadım bugün biliyorum...'' cümlesi çok şey anlatıyor. Bazen susmak konuşmaktan daha manidar. Bazen anlatamamak anlatmanın ta kendisi. Ve aslında kelimeler ve cümleler hepimizi anlatıyor. Ruhunuz ve kalbinizden dilinize yansıyanlar çok dillere tercüman oluyor.
    Rabbim sabah vakti kendimle yeniden hesaplaşmama vesile olan postunuz için sizden razı olsun. Yorum namına yazdıklarım bana dair kusurlarımdır. Cümlelerden doğru ve güzel olanlar ancak Rabbimdendir. Hatalı ve haddi aşan cümle var ise aciz-i mutlak olan bana aittir.
    Ekber olana emanet olun..
    Maesselam, maeddua..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli oxvamu,
      Kıymetli sözlerinizin şahsımla ilgili olan kısımları için Estağfurullah diyorum...
      Yazdıklarınız için ise size kalbî teşekkür ediyorum.
      Fazladan bir şey söyleyemiyorum;
      Çünkü sizin yorumlarınız güzel demli bir çay gibi...
      Korkuyorum bu çayı soğutmaktan veya tadını bozmaktan...
      Lutfetmişşiniz, Sağolun.
      Dua ile...

      Sil
  5. Değerli Fincan Teyze,
    Teşekkür ederim.
    Sağolun.
    Sevgilerimle♥♡♥

    YanıtlaSil
  6. Bismihi Subhanehu..
    Yazınız demlik hükmündeydi. Demlik olmadan güzel demli çay olması ne mümkün?
    Maesselam, maeddua.. Fiemanillah..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder


Fikrinizi belirtmenizden mutluluk duyarım.
Yazacağınız her şey benbir için çok önemli ve kıymetli.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kişisel Bir Hayat Planı