Girişim Rehberi: İşten Önce, Fikrinin Hayalini Kurmak



  Merhaba,
 Umarım her şey yolundadır sizin için.
 Bugün sizlere yine girişimcilikle ilgili yazsam olur mu?
Bir çok yazımda dile getiriyorum, girişimcilik bir hastalık:)
Vazgeçemediğiniz...vazgeçmek istemediğiniz...
 Var mıdır sizin de aklınıza gelen farklı iş fikirleri?
 Yani farklı dediysem illaha ki kimsenin yapmadığı değil, sizin için, size uygun iş fikirleri...
    Benim bazı önerilerim olabilir.
Bundan önce size şunu anlatmalıyım;
Babam biz küçükken her akşam, (inanın abartmıyorum, her akşam!)bizi karşısına alıp, "hadi gemiye binelim,(bahsettiği hayal gemisi) ne iş yapalım, nasıl zengin oluruz düşünün bakalım?" derdi...
 Durumu şöyle açıklayabilirim, dedem eskinin zengin mi zengin bir tüccarı. Bakırcıdır kendileri. Gerçekten kendi iş yaptığı seneler içerisinde madden oldukça iyi durumdalar. Sonra rahmetli dedeciğim bir mübarekle tanışıp, dünyalık işlerinin neredeyse tamamını durdurma noktasına getirip, servetinin büyük bir kısmıyla hayır işleri yapıyor. O kadar ki sadece dükkan ve içindekiler, evi ve Bağkur maaşı kalıyor geriye. Erkek çocuklarını okutan dedem, kızlarına da meslek edindiriyor. Bir halam terzi, bir halam nakışçı, bir halam da örgü makinesi ustası oluyor. (Şimdi o makineler pek yok) Çocukları çok tepki veriyorlar dedeme. Çünkü var olan servetle geçinmek niyetindeler. Hala dedemi rahmetle anarken ara sıra ağızlarından çıkan "ah baba ah"ları duyabiliyoruz...
    Bizim duruma gelince;
Babam pek de okumak isteyen biri olmamasına rağmen dedemin ısrarları sonucu okuyor ve memur oluyor. Ama işte oradan kalan ve bizlerin büyümesiyle patlayan girişim ruhu babamı hiiç rahat bırakmıyor. Çünkü onun hayalinde babasının dükkanını işletmek, her sabah yıllardır tanıdığı esnafla keyifli sohbetler yapmak, çaylar kahveler içmek, dedemin zaman içinde bin bir sıkıntıyla kurduğu düzeni, sıkıntı çekmeden devralmak vardır.
    Ama dedem buna hiiiç fırsat vermemiş. Ben şimdi anlıyorum ki dedem çocuklarını düşünen çok ileri görüşlü bir beyefendiymiş. Neden derseniz, daha biz büyümeden dedemin esnaf arkadaşlarının çoğu iflas ettiler. Çeliğin piyasaya girmesiyle birlikte bakırcılık mesleği de bitti gitti...yazık. Çocuklarını iyi gözlemleyen mübarek dedem onların bu sıkıntılardan geçemeyeceğini anladığı için her birini farklı mecralara yönlendirmiş. Ailede memur olmak da babamın payına düşmüş anlayacağınız.
   Velhâsıl babam bizi karşısına alıp sorar ve bizi öyle ciddi dinlerdi ki, biz başka başka şeyler bulmak için her akşam hayal kurardık. Çok zengin olmak için hangi işi yapmalıydık? Bir ben, bir abim, bir kardeşim...
...uyuyana kadar böyle...
 
  Çocuk halimizle, aklımızla dükkanlar açar kapatır, uzak ülkelerden mallar getirir satar, ülkenin en büyük marketler zincirini kurar(o zamanlar ilk market zincirini hakikaten biz kurmuştuk, yoktu gerçekten:)) her gece zengin olur öyle uyurduk.
 Sabah bir kalkardık ki, her şey bal kabağına dönüşmüş, ihtişamdan eser kalmamış, anacağazımın babamın paltosunu bozarak diktiği kara önlük üstümde, en az 2 km yürünerek gidilecek okul yolu beni bekler. Eeee yolda hayaller, hayaller. Konu hep aynı:
Nasıl zengin olabiliriz?...
...................................
   Bilemiyorum ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
Sizlerin de yaptıklarınızdan, paylaştıklarınızdan çok güzel fikirleriniz olduğunu görebiliyorum.
Allah hepimize gelmek istediğimiz yerlere hayırlısı ile ulaşmayı nasib etsin.
Hoşçakalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kişisel Bir Hayat Planı

Döner misin bana?